|
Hukuk Fakültesinde iken bir gün Anayasa Profesörümüz Selçuk Özçelik, “1924 Anayasası’na devletin dini Hıristiyanlıktır, diye madde konacaktı, ancak halktan korkulduğu için bu yapılamadı” demişti. Oysa aynı anayasada Cumhuriyetin ilk yıllarında “devletin dini İslamdır” diye yazıyordu.
Faillerden biri Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt’tur. Bu niyetinde muvaffak olamayınca aynı hedefe dolaylı yoldan kavuşmak için 1937’de laikliğin tesis edilmesine önayak oldu. Medeni Kanun gerekçesinde İslamiyet’e yaptığı hakaretler öyle az-buz şeyler değildir.
1925-1950 arası vatandaşın, çocuğuna dinini kaçak olarak, dayağı göze alarak öğrettiği senelerdir. Elifba, İlmihal uzakta jandarmaya karşı gözcü bekletilerek ahırlarda, samanlıklarda okutulmuştur.
Mustafa İsmet, askerî lisede talebe iken seccadesini muallimlerinin görebilecekleri yerlere sererdi. İnönü olunca Müslümana nefes aldırmamıştır. Devrinde Allah demenin suç sayıldığı aynı İnönü, 1949’da iki maksatla İHL’leri açmıştır. Birinci maksat, vatandaşın gözüne girerek 1950 seçimlerini kazanmak, ikinci maksat da dini içten bozmak.
TGRT’deki Entellektüel Boyut programımda Aydın Menderes’e sormuştum “babanız size dininizi öğretmek için bir gayret sarf etmiş miydi? Evet, demişti hoca tutmuştu.”
Adnan Menderes’in şanssızlıklarından biri Celal Bayar’dır. Öyle zaman olmuştur ki “senin muhalif olduğun bu hususta ben, CHP’li gençlerle beraberim!” demiştir. Bayar’ın “Atatürk, seni sevmek ibadettir!” sözü meşhurdur.
Fahri Korutürk ‘70’li yıllardaki Cumhurbaşkanlarından biridir. Parlak bir bahriyeli iken Atatürk, kendisini sever ve o’na Korutürk soy ismini verir. Bu Cumhurbaşkanının Hafız’ın kabri başında Fatiha okumak isteyen Dışişleri Bakanı Sabri Çağlayangil’e “biz laik devletiz” diye nasıl izin vermediğini yazmıştık. Korutürk, dini bayramlarda güya tebrik mesajı yayınlar, hakikatte ise baştan aşağı İslamiyet’e ve Müslümanlar’a hakaretler yağdırırdı.
İsmet İnönü, Celal Bayar, Süleyman Demirel, Fahri Korutürk aynı dili kullanırlardı. “Teokratik devlet nizamına karşıyız”. ‘Din devletine karşıyız!’ diyemediklerinden böyle söylerlerdi. Halbuki İslamiyet’te “din devleti” diye bir tarif yok. Ama aynı Demirel, “her sabah Kur’an’a el sürmeden evden çıkmam” derdi. A. Necdet Sezer’i anlatmaya gerek yok. O, İslamiyet’in İ’sini bile duymaya tahammül edemezdi.
Bu millet ilk samimi Müslüman devlet adamını Turgut Özal’la tanıdı.
Bu sebeple kendisine “sivil, dindar ve demokrat” dedi.
Necmettin Erbakan’la Alpaslan Türkeş ayrıca yazılmak gerekir.
Şimdilerde Recep Tayyip Erdoğan’ın halk tarafından çok sevilmesinde mü’minliği yüksek pay sahibidir. Annesinin vefatında okuduğu Kur’an-ı kerim, milletin kalbine sürur vesilesi oldu. Mısırlı hafızlar, Başbakan’ın Kur’an okumasına tam not vermişler. Geç kalmışlar, vatandaşlarımız çoktan o notu vermişlerdi.
Yahya Kemal’in şiirini Fatiha sanan Korutürk’ten tecvidle, huşuyla Kur’an-ı kerîm okuyan Tayyip Erdoğan’a!..
E, ama, hani devlet yıkılmıyor.
Laiklik çökmüyor,
Rejim tehlikede değil!!!
Ah, ben, bir memleket bilirim orada bir asır boyu ne yalanlar söylendi!
|
HABERLER 
